Ya bazı günler biri geliyor karşına, sanki seni çıldırtmak için özellikle gökten zembille inmiş. Seni kaşıyor, sakinliğini dürtüyor, savunmaya zorluyor, hücuma teşvik ediyor, kışkırtıyor. Ne gıcık değil mi?
Hah, işte o kişi var ya, senin egonu yakalama fırsatın. Egonun nerelerde palazlandığını anlama biletin. O çıkıştığın, savunma yaptığın konular neler dön bi’ bak. Niye bu kadar üste çıkmak zorunda hissediyorsun ki? Niye kendini ispatlamaya çalışıyorsun acaba? Niye bu kadar rahatsız oluyorsun o insandan? Yarası olan gocunur diye amiyane bir tabir var, boşuna söylenmemiş. Sen kızmaya, sinirlenmeye, üzülmeye izin vermemiş olsaydın, üzülmezdin, dellenmezdin.
Demek ki, yumuşak yanın o bölüm. Çalışmadığın bölümden gelmiş de diyebiliriz. Yani o gıcık kişiye teşekkür etmelisin diyeceğim o ki. Çünkü egonu yakalamak için karşına çıkmış bir fırsat kendisi… Oklar da seni gösteriyor aslında.
Çalışmadığın yerleri çalışma fırsatı bi’ başka deyişle… O bölümü okuyup, bitirmeden sonraki bölüme geçilmiyor bi de…
Alttan ders de alsan, dönüp, dolaşıp karşına çıkacağından en iyisi biraz üstüne eğilip, düşün bakalım.
Ben geçen düşündüm, oradan biliyorum ; )