Kapılar çok anlamlı gelir bana. Konuşur gibi… Sımsıkı kitli kapılar, kolayca açılan kapılar, tamamen açık kapılar… Hayat gibi, hayattaki olaylar, fırsatlar, kaçışlar gibi…
Zorlayıp zorlayıp açamadığımız, zaten önümüzde davetkar bir biçimde durduğu halde lütfedip de girmediğimiz ya da çıkmadığımız… Gitmek gerektiğini bilip de gitmediğimiz, girsek çok mutlu olacağımız halde girmediğimiz… Çok eğlence vaat ettiği halde cesaret edemediğimiz, korkup kilit üstüne kilitle korunduğumuz kapılar, yerler, durumlar…
“Bir kapı kapanır, diğeri açılır.” “Bir kapı kapanmadan diğeri açılmaz” gibi sözler var. Oysa bekleriz bi yerde, güvenli, konforlu alanda. Öbür kapı açılsın da, bunu onun üzerine kapatırız. Korkaklığımızdan mı, tedbirliliğimizden mi? Oysa ki bazen tedbir zedeler insanı… Kaplanı kapalı bir odada beklemek gibidir belki tedbir. Giderek odanın köşesine doğru çekilir, sonunda da kapana kısılırsın.
Eski bir evimde, evin içindeki birçok kapı kitlenmiyor, hatta doğru dürüst kapanmıyordu. Hatta bazı bölümlerin kapısı yoktu. Mesela salonun kapısı kırılmıştı. Odaların kapıları ise zor kapanıyordu. Ne enteresan bir okuması olabilir düşününce. Ev, benliğimiz… Salon ortak alan. Burada kapısızlık belki iyi… Herkesin kolayca gelip girebileceği, misafir edilebileceği davetkar bir alan… Ama diğer yerler, mahrumiyet, bireyselliğin korunması gereken kapılar… Dan diye herkesin girmemesi gereken.
Neyse şimdiki evin kapıları kapanıyor, hatta kitleniyor. Bu konu halledilmiş olmalı…
….
Evdeyiz şimdi. Tüm kapılar üzerimize kapalı. Benliğimize kapandık. Kendi benliğimizle de değil, aynı evdekilerle… Ne enteresan. Kavgalılar, birbirinden kaçanlar, az görüştüğünden yakınanlar, yabancılaşanlar… Bir kapının ardında buluştular.
Benliklerinin yabancı yönleriyle tanışmak için belki de.
Kapılarımızı düşünüp, yeni çıkarımlar yapabilmek için fırsat dolu günler….
Kapılarınızı anlayıp, fırsat kapılarını değerlendirebildiğimiz, çıkmak gerekenlerden çıkabildiğimiz günler dileğiyle….