Daha önce bahsetmiştim, bir distopya eserinden uyarlanmış bir dizi Handmaid’s Tale.
ikinci sezonun son bölümünü izledim dün. Kadınların damızlık olarak kullanıldığı, efendilerin karılarının ise her türlü haktan ve yönetimden uzak tutulduğu, kitap okuyamadığı, müzik dinleyemediği, işkencenin, aşağılanmanın her türünün yaşandığı bir düzende geçiyor dizi, Gilead’da.
Damızlık olanlar zaten zorla alıkonulmuş, efendi ailelerin yanına verilen kadınlar… Bu kadınlar çağdaş hayatta, evlilik dışı ilişki yaşamış, ya da eşcinsel evlilikler yapmış, ya da sadece doğurgan oldukları için sadece efendi ve karısı için doğurmak üzere alıkonulan kadınlar… Ama ya komutanların, efendilerin karılarına ne demeli… Bunlar, bu düzen kurulurken, kocalarına yardım olmuş, desteklemiş, bu düzeni beraber kurmuşlar! Kendilerini boğan, aşağılayan bir sistemi kurmak için kocalarına arka çıkmışlar.
Tüm haklarını devretmek için elbirliğiyle çalışmışlar. Güya (!) İncil’in izindeler… Ama kadınlara tecavüz ediliyor Gilead’da, gözleri oyuluyor, oraları buraları kesiliyor, öldürüyorlar.
Bir gün uyanıyorlar. Direnmek istiyorlar. Birlikte kurdukları düzen bu oysa… Parmak kaldırdıkları anda parmak gidiveriyor (!)
Offff ne distopya.